Kaş'tan Düştük Yollara: 2. Gün Çıralı

Yeni güne uyanabilmek için denize atlamaya karar verdik. Nerede girsek derken kendimizi Kemer plajlarında bulduk. Tamamen turistlerle dolu, kendi vatandaşımızı göremediğimiz bir yermiş. Şezlong ücretleri makul olsa da çalışan elemanın elinde gezdirdiği karpuz dilimlerini 3 dolardan vermesi benim koptuğum an oldu. Burada biraz denize girip birazda dinlenip Antalya'ya doğru yola koyulduk. Yol aldıkça keyfimiz daha bir güzelleşiyor. Antalya'da sanayiye uğrayıp ufak işlerimizi halledip Manavgat Şelalesini hedef seçtik. Ben bu taraflarda rafting yapma düşüncesindeyken rafting yapıldığı Köprülü kanyonu bayağı bir geçtiğimizi fark ettik. Buradan Side antik kentine geçiş yaptık. Beklemediğim bir şekilde antik şehrin güzelliği bizi burada tuttu. Aklımızda hava kararmadan Alanya'daki eve geçip dinlenme düşüncesi vardı. Kenti gezerken vakti bir hayli ilerletmişiz. Üstüne birde limanda kurulan konser alanını görünce planı koyverip senfoni orkestrasını dinlemeye koyulduk. Gayet keyifli konserden sonra aklımıza takılan Titreyen gölü'de görelim diyerek tekrardan tekerleri göle doğru döndürdük. Adından da anlaşılacağı üzere titremesi gereken gölde herhangi bir hareketlilik göremedik. Yollarda denk geldiğimiz kişilerde az biraz muhabbete girince onlarında bizim yaptığımız geziyi görünce neredeyse bizim kadar heyecanlı olduklarını fark ettim. İmkanlar uygun olduktan sonra yaptığımız gezi gerçekten gözde büyütülecek bir şey değil gibi geliyor bana. Gece yarısı olmadan Alanya'ya geçtik. Tabi bu kadar koşturmaca olurken arada yemek yemeyi de unuttuğumuzdan gecenin ikisinde o yorgun uykusuz halimizle kocaman pizzaları önümüzde bulduk. Eve döndüğümüzde her ne kadar yaptığımızı sorgulasak da iş işten geçmiş oldu.